6 Ağustos 2019 Salı

Udemy Teatalk

     Okul dönemi içinde bir gün ofis çıkışı planım Şükrü Erbaş söyleşine gitmek iken Mustafa ile öğlen yemeği yediğimiz sırada Mustafa ODTÜ Teknokent'te olacak bir teatalk'tan bahsediyor. Üstelik geçen şirket adı da beni cezbediyor: Udemy! Teknokent'in tek unicorn şirketi! (Unicorn şirket: Değeri 1 milyar doları aşmış özel girişim şirketi) IEEE ODTÜ için özel bir kontenjan ayrılmış. Buradan canım dostum Mustafa'ya bana böylesi güzel bir etkinliği haber verdiği için teşekkür etmeliyim çünkü bugün sabah Berfu bunu whatsapp grubuna yazdığında IEEE'nin o kadar meşguldüm ki tüm o açık olan radarlarım bir anda kapanıvermiş. (Dersten çık, yurtta unutulan bilgisayar için koş, oradan tanıtıma yetiş, oradan ofise koş, Mustafa'yı bekletme diye koş -buna rağmen beklet-) Mustafa'dan sonra da IEEE'ye teşekkür etmem gerekiyor beni de kabul ettikleri için.
     Neyse işte akşam 6'da buluşuyoruz Mustafa ile kütüphanede, akşam yemeği yemeyi ihmal ettiğim günlerden birinde yine çantasından cookie çıkartıyor benim için Mustafa. Hızlı adımlarla ODTÜ Teknokent'in, benim ODTÜ yazmamdaki en büyük sebeplerden birisinin yolunu tutuyoruz. Aral da katılıyor işletmede bize, yeni iş arkadaşım.
     Coffeetalk Silikon Blok/Udemy'de oluyor. Zaten daha bırakın kapıyı, eğitim fakültesini geçip o şirketlerin olduğu kısma adım atınca heyecanlanmaya başlıyorum ben. Aynı şey Udemy için de oluyor. Birazcık endişeliyim sadece. Bölümüm işletme olsa dahi, takım elbiselerin olduğu, insanların ellerini arkasında birleştirip düğme iliklediği yerler pek bana göre değil. Şu an çalışmakta olduğum Tanıtım Ofisi'nin de en sevdiğim yönü bu belki: Patronumla aynı zamanda arkadaş olmam. Udemy'de de benzer, sıcak bir ortam karşılıyor bizleri. Defalarca tekrarlıyorlar bizimle konuşurken de, insan bu şirkete girerken egosunu kapının önünde bırakmalı, diyorlar. Tam olarak bu kültür yüzünden çakı gibi olan bazı adayları elediklerinden bahsediyorlar. İçten içe hak veriyorum onlara. Ofisteki çalışma/toplantı odalarının üzerlerinde Da Vinci, Newton, Einstain gibi isimlerin olması dikkatimi çekiyor sonra. Ofisin mutfağında da ağırlıyorlar bizi. Kesinlikle ilham verici bir ofislerinin olduğunu düşünüyorum. Ancak asıl heyecan verici kısım bence buradan sonra başlıyor. Çünkü bu kocaman şirketi kuranlar da bizler gibi bir dönemler ODTÜ'de öğrenci olan insanlar. Bizimle deneyimlerini paylaşan güzel insanlar...
    Çok fazla şey konuştuk bu yüzden asıl öğrendiklerimi ve zaman geçse de bakmam gerekenleri aşağıya listeliyorum, Elocan out Elif Nisa Güler in:

*Büyük şirketleri bir okyanusta yüzen zırhlı, kocaman gemilere benzetmek mümkün. Sarsılmıyorlar, tehlikede gözükmüyorlar, dalgalar onları pek etkilemiyor. Ancak bir buz dağıyla karşılaştıklarında da manevra yapmak da güçlük çekiyorlar. Tıpkı bir fırsata doğru hızlıca yol alamadıkları gibi.

Oysa start-uplar böyle değil. Hız motorları gibiler. Fırsatları hızlıca yakalıyorlar, bir buz dağından da kolayca kurtulabiliyorlar. Oysa dikkat etmezlerse ufacık bir dalgada bile alabora olabilirler!

Burada belki şunu sormam gerekiyor kendime. Elif, sen o güvenli gemide sıkıcı bir yolculuk ile mi geçirmek istiyorsun en verimli yıllarını, yoksa risk alarak hız teknesinde eğlenerek mi? Bir dağ bisikletçisi olduğumu düşünürsek kesinlikle 2. bol riskli, eğlenceli olanı seçeceğim. Ancak henüz 18 yaşına yeni girecek olduğumu da gözetirsek kararlaraımın değişebileceğini biliyorum. İşte tam bu yüzden üniversite yıllarımı tecrübe edinerek geçirmek istiyorum, tectübe, olabildiğine çok tecrübe.


*Udemy'nin çıkış noktası hakkında da konuştuk. Aslında baktığınızda Udemy üniversitelerin ihtiyaca cevap verememesinden de ortaya çıkmış bir fikir. Dünya sürekli gelişiyor. Onu yakalaması gerçekten çok zor. Düşünün mezun oldunuz bir işe girdiniz ve çalışmaktasınız. Bu sırada her şey sürekli bir gelişim ve büyüme içerisinde. Bunları takip etmek için ne yapacaksınız? Yüksek lisans? Sonra? Hele ki bazı şirketlerin bu yüksek lisans olayına iyi bakmadığını düşünürsek durum iyice sarpa sarıyor. Oysa Udemy direkt sizin ihtiyacınıza cevap veriyor. Şirket sizin kodlama bilmenizi mi istiyor? Bilgisayar ya da yazılım mühendisliği okumanıza gerek yok; yalnızca kodlama öğrenin! İyi bir mühendis olarak mezun olmuşsunuz ancak yönetim hakkında pek bir bilginiz yok o halde Udemy'den bu konu hakkında dersler edinin. Üstelik bunu size en uygun hocadan ders alarak yapın.

   Bana çok komik gelen bir bilgiden de bahsetmek istiyorum burada, Udemy mühendislerinden Mustafa Hocam anlatmıştı, Udemy'de çalışanlar için Udemy kursları varmış. Hatta yine Udemy'de, Udemy'de nasıl kurs hazırlanır? başlıklı kurslar da bulmak mümkün.
   Anlayacağınız Udemy bugün üniversitelerin yapamadığını yapıyor, esneklik ve seçim özgürlüğü tanıyor. Pek çok bilgiyi edinebileceğiniz bu platform yalnızca diploma veremiyor; sanırım bu eksiğini de sertifikalar ile kapatıyor.
   "İnsanlar hayatlarını, kariyerlerini, kendilerini değiştirmek için geliyorlar." Satıcı bunu düşünüyorsa ve müşteriye de yansıtabiliyorsa; amanın marketingi bir düşünün dostlarım! Günümüz dünyasında kendinden, hayatından, kariyerinden memnun olan insanların sayısının çok da fazla olmadığını düşünürsek nasıl bir müşteri kitlesine hitap ettiklerini varın siz hayal edin!

*Teatalk sırasında verilen güzel bir örneği sizinle paylaşmak istiyorum. Udemy'nin tek takip etmesi gereken müşteriler değil, aynı zamanda eğitmenler de kayıt altına alınmalı. Bilinen eğitmen bir çift var bu bağlamda. Kadın yoga eğitmeni ve adam da Python konusunda çok bilgili. Bir sahil kasabasına yerleşip evlerinin bir kısmını da stüdyo yapan bir çift Udemy sayesinde geçiniyorlar. Düşünsenize sevdiğiniz işi yapıyorsunuz, bu yoga yapmak ya da kodlama olabilir, ve bunu diğer insanlarla paylaşarak para kazanıyorsunuz.

   Emeklilik planım hazır sanırım: Udemy'de eğitmen olmak!

*Yine biz gençlere verilen bir tavsiye de fikri çok fazla kişiye anlatıp feedback almaktı. Teatalk'a beraber gittiğim canım dostum Mustafa'nın kendisine danıştığım bir konu hakkında saatlerce düşünüp bana hep öyle feedback verdiği düşünülürse, doğru yoldayım gibi ha?

   Amerika'da eğitim alan bir Udemy mühendisinin anlattığına göre, eğitim yanılmıyorsam girişimcilik üzerineydi ve zaten çoktan Teknokent'te girişimi olan bir öğrenciyken almıştı, 24 saatte fikrini 50 kişiye anlatmayı başarıp ardından onların feedbacklarini rapor halinde hazırlamalarını istemişler. Açıkçası Adil Oran'ın da yaptığı konuşmalarda en dikkat çektiği konulardan birisi feedback meselesi. Feedback almadan yapılan işler satılmamaya, kar getirmemeye mahkumdur. Bu fikrin kesinlikle arkasındayım. Müşteriler çoğu zaman ne istediklerini bilmeseler bile ufak bir protatip ile tepkilerini ölçmenin her daim yarar sağlayacağını düşünüyorum. (Apple ve Henry Ford örneklerine karnım tok!)
   Bu feedback meselesine de bir örnek verilmişti o masada. Örneğin sizin girişim yapacağınız alan Alzheimer hastaları ile alakalı. O halde ilk yapmanız gereken şey dernekleri ve hastaneleri aramak olmalı. Onlarla direkt iletişime geçmek, üstelik telefon başından ayrılmadan!

*Udemy'nin ilham aldığı birkaç şirketten/oluşumdan da bahsetmek istiyorum.

1) Amazon! Amazon'un bir online satış şirketi olarak işe başladığını aramızda bilmeyen yoktur sanıyorum. Ama işe bakın ki birden market place'lerini tanımaya başladılar. Çok başarılı olmalarına rağmen 'vintage' modasına uyarak yalnızca online'da kalmayıp kanlı canlı marketlerini açtılar. Hatta aşağı bırakacağım o muhteşem video ile gayet de PR'larını yaptılar. İşte karşınızda Amazon Go:



   Peki, Udemy bundan nasıl ilham alıyor? Sürekli yenilik peşinde koşup yetinmeyerek! Kursları güncelliyorlar, rakiplerini takip ediyorlar ve dinamik kalıyorlar.


2)Videolarını uzmanların ellerine bırakıyorlar! Çeşitli dillerde altyazılar eklemekten tutun, slaytlara ve videolara bookmarklar tutuşturmak video expertlerinin işi. Sunumlar ile videolu anlatımları geliştirmek de işin başka bir tarafı.


3)Learning Expert'ler işe alıyorlar. Derslerden sonra ufak quizler hazırlamalarını istiyorlar ya da whatsappta, facebookta ufak komiteler kurmalarını isteyerek bilgi akışını sağlıyorlar. Böylece insanların kurslara bağlılıklarını arttırıyorlar ve öğrenmeyi de hızlandırıp kolaylaştırıyorlar.


+Sürekli gelişmekten, dinamik olmaktan bahsettik. Udemy için hocayla office hours eklemek ve saatini 10 dolar olarak belirlemek bir yeniliktir. 30 milyon user olduğunu düşünürsek elbette bu office hourslardan faydalananlar olacaktır.


+Diğer bir fikir ise UFB = Udemy For Business, insanlara özel muamele etmek... Bu marketing işine bayılıyorum.


+Udemy'nin çalıştığı diğer bir alan da yeni açılan kursların ezilmemesi. Yukarda da bahsettiğim gibi Udemy'nin tek derdi customerlar değil, aynı zamanda eğitmenleri de gözetmek durumunda. Yeni açılan kursları kaç kişi gördü, kaç kişi satın aldı ve kaç kişi izledi? Hepsinin kaydı tutuluyor. (Tanıştığım ilk data scientist olan ODTÜ elektrik elektronik mühendisliği mezunu bir mühendis yapıyor bunu bir yandan ODTÜ'de bilgisayar mühendisliği doktorasına devam ederken. Kendisinin Teknokent'te başarılı bir girişim denemesinin de bulunduğundan söz etmeliyim her ne kadar şu an payını satmış da olsa.)

   Bu kayıt tutma işi 'Normalizasyon' olarak adlandırılıyor. Normalizasyonun sözlük anlamını aşağıda bırakıyorum.

"Normalizasyon, veritabanlarında çok fazla sütun ve satırdan oluşan bir tabloyu tekrarlardan arındırmak için daha az satır ve sütun içeren alt kümelerine ayrıştırma işlemidir. "


   Böylece yeni gelen eğitmenleri küstürmemiş ve onları olası müşterilerine önererek bir noktada önünü açmış oluyor Udemy. Eğer bir yönetici olmak istemeseydim, kesinlikle data scientist olmak isterdim doğrusu. Kim bilir, bir bakmışsınız Udemy'den "Data Scientist nasıl olunur?" adlı bir ders alıvermişim.


+Yapılan diğer bir Data Scientist çalışması da 'Personalization'. Örnek verecek olursak, mesela Türkiye'de yaşamanıza rağmen sürekli İngilizce kurslar almışsanız önerilenlerinizin dili de İngilizce oluyor. Başka bir örnekse izleyici alışkanlıkları hakkında. Bazı kullanıcılar sürekli kurs alıp izlememesine rağmen bazıları da (hatta teatalk masasında oturan üniversiteli bir çocuk da bu tipten olduğunu itiraf etmişti, kendisini kutluyorum.) para verdiklerini her kursu reklamına kadar izliyor. Çoğunlukla da ücretsiz kursları takip ediyorlar. Yani anlayacağınız bu data scientistler machine learning kullanarak tıpkı bir arkadaş gibi size tavsiye veriyorlar. Aslında tam anlamıyla arkadaştan kitap tavsiyesi istemek. "Vice President of Data Science", yurt dışındaki maaşlarına bir göz atmanızı öneririm...


*Udemy'nin elektrik elektronik mühendisliğinden mezun başarılı mühendisinin anlattığına göre genelde şöyle bir algı var, akademik hayatında çok da başarılı olmayan insanlar başka alanlarda başarılı olmak istiyor. Bu öğrencilerin kaybedecek en azından akademik anlamda çok bir şeyleri de olmadığından gemileri diledikleri gibi yakıp risk alabiliyorlar. Tam olarak bu sebeplerden genelde start-uplar böyle başarısız insanlar tarafınca kuruluyor. Oysa bunu anlatan mühendis gerek ortlaması gerek yüksek lisans ve doktorasındaki başarıları ile akademik anlamda adeta ışıldıyor!

   Aslında olay şu, start-up da olsa risk almak da gerekse disiplin ve çalışmak gerekiyor. Bir inek olarak bu sözler ümit dolmamı sağladı ehe!

*21 mühendislik için optimus yaşmış, mühendis arkaşalarıma duyrulur.


*Önce test et, sonra var say! Feedback, feedback, feedback!


*Belediyelerle, devletle iş yapacaksan unutma amaçları kazancı maksimize etmek değil; riski minimalize etmek. Ucuz bile satsan sürekli ve güvenli bir satıcı değilsen işi alamazsın.


Teatalklar beni mutlu ediyor, canım dostum Mustafa ile gidilenler daha çok! Eleştirinizi yorum olarak bırakmayı unutmayın :)




Elif Nisa GÜLER

2 yorum:

  1. Bakalım Elif Nisa Güler ne yazmış diye başlayıp kendimi bir anda bitirmişken buldum, yine çok faydalı, dolu dolu bir yazı! Udemy hakkında çok kısıtlı bilgim vardı, yazdıkların heyecan verici! En yakın zamanda daha fazlasını öğrenmek için inceleyeceğim.

    YanıtlaSil
  2. Neredeyse yazdıklarının hepsini o gün senden birinci elden dinlemiştim. Bu yüzden kendimi şanslı hissettim :) Böyle güzel tecrübe paylaşımlarına devam Elocan :)

    YanıtlaSil