Ne yapman lazımdı ki bu soruya cevap bulabilesin? Hep bu
soru üzerinden düşünüyorsunuz. Biraz kendi beyniniz üzerinden düşünün. Bir
beynimde ne eksikti, iki ne gibi alışkanlıklarım yok, ne yapmıyorum da ben bunu
bulamadım? Bir defa her şeyden önce tanıma gideceksin. Önce tanımı iyi
anlayacaksın. Tanımsız olmaz. Ben bu soruyu sorduğum zaman kendi kendime
coğunlukla cevabı bulamazdım, doğrusunu söyleyeyim. Ama cevabını bulduğum zaman
da çoğu zaman cevap şuydu: Ben tanımı kaleye almamışım. İkincisiyse yaz! Yazdığın
zaman çok net düşünüyorsun. Düşüncen çok açık oluyor. Ne yapmak istediğini,
niyetini bilmiyorsun; ben şunu biliyorum ve şunu kanıtlamak istiyorum. Yaz! Yaz
bunu, acıma kendine. Kağıt ve kalem neredeyse bedava. Yaz, yaz, yaz! Bu bir
alışkanlık haline gelsin. 10 yıl içinde çok iyi olacaksınız. Söyleyeyim size,
en iyileriniz 3 yıl… Ama yaz! Düşüncelerini yaz. Yazmak demek kendini sınamak
demektir. Kendini sınavdan geçirmek
demektir. Görüyorsun doğrunu yanlışını. Sonra oku…
Düzgün
yaz. Beğenmedin yazdığını, bir daha yaz. Karalamaktan çekinme yazarken. Ben çok
güzel yazdım ama yıllar sonra çok zaman kaybettirdiğini fark ettim bunun. Güzel
yazmak zorunda değilsin, düzgün ve okunaklı şekilde yazacaksın. Noktalı, virgüllü…
Bakın
eğer bir yere gelmek istiyorsanız bu sadece istemekle olmuyor. Bir şey
yapacaksın. Başarmak istiyorsan eğer, bir şey yapacaksın. Başarmak istiyorum
ile olmuyor; yarım saat çalışmakla olmuyor; sınavdan önce çalışmakla olmuyor;
okuldan verilenleri öğrenmekle olmuyor…
Çok daha fazlası lazım! Eğer bunu yapmıyorsan dahi ile olsan
başaramazsın. Benim var, dahi arkadaşlarım var. Gece gündüz çalışıyorlar. Gece
gündüz çalışırlar, dur durak bilmezler. Hep öyleydiler.
Dünyada
bir sürü iyi yetişmiş; İsviçrelerden, Almanyalardan, İngilterelerden,
Amerikalardan, en iyi okullardan; Oxford’dan, Princeton’dan… Daha iyi
beslenmiş, sanat içinde büyümüş, soyut düşünce ile büyümüş, şiddet görmeden
büyümüş, korkmadan büyümüş, zihni daha açık… Onlar öyle. Öğretmenleri daha iyi,
koşulları daha iyi, her şey daha iyi! Kitaplar daha iyi… Kütüphaneler var,
konserler var, balesi var, piyanosu var, satrancı var, şusu var busu var. Yani
öyle büyümüş bir genç ile yarışıyorsun. Nasıl geçebilirsin onu? Normalde
geçemezsin. Nasıl öyle bir ‘ihtimal’
yaratırsın? Eşek gibi çalışırsın! Başka bir çaresi yok!
Doğruya
doğru işin içinde internet var, eşitlendi biraz daha şartlar. Hiç olmazsa
internete girebilir oradan buradan ki Wikipedia da yasak. Al sana ülke,
Wikipedia yasak. Peki, ben buna nasıl karşı çıkabilirim? Bilgi edinme hakkı yok
mu anayasada? E o da yoksa anayasal haklarımızı elimizden alabilirsiniz. Ne
kaldı ki bize?
Babam
da derdi: “Yoksulun tek bir şansı vardır, o da çalışmaktır.” Sadece
çalışabilirsin, başka hiçbir şeyin yok. Bazısı çok güzel olur, bazısı çok
çevik; spor yapar çevikliğini kullanır. Ama eğer Allah vergisi bir şeyin yoksa
da tek çıkar yolun çalışmak. Yoksa ezilmek var. Geleceğin odur, ezecekler seni!
İşte böyle…
ALİ NESİN-Başarmak İstiyorsan Eğer
Başarmak istediğini ve bunun ne gibi fedakarlıklar gerektirdiğini unutma.
O riski ne kadar çok istersen iste, alma.
Büyük risk büyük kayıp da getirebilir kazanç da oysa çok çalışmaktan alacağın tek sonuç başarıdır, bunu asla unutma.
Sana güveniyorum.
20 Nisan 2021
Burada kastedilen çalışmanın sadece masa başındaki çalışma olmadığını düşünüyorum. Artık o riski alıyorum ve o riskle beraber böyle bir çalışmayı sürdürebilmeyi hedefliyorum. Ayrıca biliyorum ki çok çalışmanın getireceği başarı, yanında mutluluk yoksa hiçbir şeydir. Mutlu olmak içinse risk almak gerekir. Buna yaşamak derler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder