28 Aralık 2019 Cumartesi

Girişimci Olmak İsteyenlere Kitap Tavsiyesi: The Customer‑Funded Business!

   Son okuduğum kitap Adil Oran Hocam'ın Fundamentals of Business dersinde önerdiği THE CUSTOMER-FUNDED BUSINESS oldu. Dersin sevdiğim yanlarından birisi Adil Hoca'nın konulara uygun çeşitli önerilerde bulunması. (How We Got The Now? belgeseli, Yenilikçinin İkilemi kitabı gibi...) Bu önerilerin diğer bir güzel yanıysa kitap kütüphanede olmasa ve Amazon'da 23 dolara satılsa bile kitaba direkt Adil Hoca'nın kendi kütüphanesinden ulaşabiliyorsunuz :) Üstelik kütüphanesinden ödünç kitap alan sadece ben değildim, bu dersi beraber aldığım arkadaşlardan bazıları da o kütüphaneden faydalandı.




         Kitap en azından işin en başındayken yatırım almadan, sadece ürününüzü müşterilerinize satarak girişiminizi nasıl büyütebileceğinizi anlatmayı amaçlasa da bana bundan çok iş modelleri konusunda faydalı oldu. Yine Adil Hocam'ın önerisi ile okuduğum Alex Oserwalder'ın İş Modelleri Üretimi genellikle Kanvas İş Modeli üzerine yoğunlaşsa da bu kitap çeşitli "para kazanma" yollarını başarılı ve başarısız örneklerle çok iyi açıklıyordu.

                

(Airbnb örneği, Matchmaker Model) 

   Kitabın diğer güzel bir yanıysa dilinin neredeyse hiç sözlük kullanmadan anlayabileceğim seviyede olmasıydı. Özellikle Yenilikçinin İkilemi kitabını İngilizce okuyamayıp Türkçe çevirisini aldığım için bu kitaptan da birazcık korkuyordum. Neyse ki terimler tamamen bölümümle alakalı olduğu için zorluk çekmedim. Girişimcilik ile alakalı birkaç İngilizce okuma yapmış, İngilizce seminere katılmış diğer insanların da zorluk çekeceğini düşünmüyorum doğrusu. 

   Kitabın diğer güzel bir yanı "Management" alanında guru sayılabilecek kişilerden alıntılar yapması. Çeşitli yerlerde sizi başka isimleri de araştırmaya itmesi. Aşağıda verdiğim Peter Drucker örneği bunlardan sadece birisi:


   "If there is no paying customer - at least eventually - there is no business, either." - Peter Drucker, p. 6

   Konuyu anlaşılır kılmak için kitapta pek çok grafik de var. Bunlardan bir tanesi Adil Hoca'ya sorarak öğrendiğim bir grafik. Sadece grafik okuma anlamında değil; mean, medyan, average farklarının bir işe girerken ne kadar önemli olduğunu fark etmem konusunda da yardımcı olmuştu bana. Öncelikle grafiği siz de anlamayı deneyin (Size çok basit gelebilir, Elocan grafik okuma konusunda berbat birisi):

           

  " IRR (International Rate of Return): Bir yatırımın getiri oranının ölçüsü."

   Ne zaman VC'lerden bahsetsek muhakkak "Abi bunlar 20 şirkete yatırım yapıyor 15'i batıyor, 3'ü birkaç yıl yaşıyor, 2'si ile kar ediyorlar..." gibi bir geyik dönüyor. Hep girişimciler tarafından bakıyoruz olaya, kitapta bir de yatırımcı tarafına geçiyoruz. Ortalamaya baktığınızda VC'lerin çok kazandığını düşünüyorsunuz. Oysa durum göründüğünden biraz farklı. Paul Graham'ın Y Combinator'ı (Airbnb'ye de $20.000 destek vermiş) çok büyük miktarlarda kar ederken, çoğu VC iflas ediyor. Ancak ortalamaya bakarsak Y Combinator gibi hızlandırıcılar o kadar çok kar ediyor ki iflas edenleri kompanse edebiliyor. Bu yüzden iş çok karlı gözükse bile aslında pazardaki tüm karı birkaç şirket bölüşebiliyor.

   Baktığınızda bu çoğu pazara uygulanabilecek bir örnek. Pazardaki horozlar ve civcivler... Atılan ekmeğin boyutu büyük olsa da, civcivsen un ufak yiyorsun.

                 
   
   Kitapta yukardaki fotoğraftan görebileceğiniz üzere 5 iş modeli anlatılıp bu iş modelleri üzerinden müşterilerinize satış yaparak kendi kazandığınız parayla girişiminizi nasıl finanse edeceğiniz anlatılmaya çalışılıyor. Ancak dediğim gibi kitabın adının aksine içerikte daha çok direkt iş modeli ve hatta daha da ötesinde yatırımcıların size sorabileceği sorular anlatılıyor. Bu kısımlar özellikle ilgimi çektiğinden ve sizin de işinize yarayacağını düşündüğümden fotoğraflarını ekliyorum. İş fikrime bu modellerden birisibi uygulayabilirsem yatırımcı aramasam bile bu soruları cevaplamayı planlıyorum:







                 

                        
                         

                          

   "Step 1: Come up with a new idea for a new venture
    Step 2: Write a business plan
    Step 3: Raise some venture capital
    Step 4: Get rich!
    The Inc. 5000 in the USA, the Fast Track 100 in the UK companies didn't follow the conventional script. Why?

1. The venture capital community has stolen the entrepreneurial finance limelight (attention from the public)

2. The vast majority of fast-growing companies does not get their money "Writing business plan or pitch"

*MATCHMAKER MODELS: Matching up buyers and sellers. (Real estate broker, eBay, Expedia, Airbnb)

*PAY-IN-ADVANCE MODELS: Customers traditionally pay the supplier in advance for at leat part of the price of goods or services before receiving anything. (Consultants, architects, other service businesses)

*Kitap sadece iş modelleri üzerine de değildi. Başarısız olan iş modellerini anlatırken ufak tefek pivot eden örneklere de yer veriyordu.

"If you cannot get a customer to pay for your MVP (MVP ne bilmiyor musun? Şu yazımı ziyaret et: https://elocankt.blogspot.com/2019/11/ba4137-zafer-elcik-ve-adil-oran-ile.html), maybe it is time for a pivot." p. 17

*Kitabın katılmadığım bir iddiası ise günümüzde ekonominin de kötüye gitmesiyle beraber girişimlere yapılan yatırımların eskiye göre azalmış olması. Hatta yazara göre 3F (Friends, family, fools) bile artık risk alıp yatırım yapmıyor. Ben bunun aksine son yıllarda girişimlere yapılan yatırımların arttığını düşünüyorum. Ekosistemin genişlemesi de bunun en büyük kanıtlarından birisi. Bence yazar müşterilerden kazandığımız parayla şirketimizi büyütmemiz gerektiğini iddia ettiğinden böyle bir çıkarımı yapma ihtiyacı hissetmiş. Belki durum Amerika'da bizden farklıdır... Galiba bu başka bir ofis saatinde Adil Hoca'ya soracağım sorulardan birisi olacak...

   "Columbus, like many entrepreneurs today, had anm entrepreneurial dream." p. 40

*Queen Isabella ile King Ferdinant'ın çatışma yaşaması sonucu Columbus'un Hindistan'a giden yeni bir yol bulabilmek umuduyla ancak 5 yıl bekledikten sonra fon bulabilmesi ve Amerika'yı keşfini de yine yatırımcı beklemek yerine kendi kendimizi finanse edip bir an önce yolculuğa çıkmamız gerektiğine örnek vermek amacıyla anlatıyor.

*Yatırımcı beklemeyerek eldekilerle pay-in-advence modelini kullanarak büyüyen Dell kitapta sık sık anılıyor. Kurucusu Michael Dell'in yurt odasından bilgisayar satması "Dell Aproach" olarak ayrı bir başlıkta inceleniyor kitapta.

   "Dell Aproach:
   -Lower costs
   -No investments: The most significant implication of this business model was that Dell didn't need to buy any components before an order was received, and didn't risk holding unsold inventory, either.
   -His happy (pay-in-advence!) customer, ordering exactly the PCs they wanted, were soon funding rapidly growing business, and Dell quickly assembled enough cash - his customer's cash - to move out of his dorm."

   Dell'in hikayesini Fundamentals of Business dersinde de, Financial Accounting dersinde de dinlemiş olmak beni çok mutlu etmişti bu satırları okuduğumda. Derste öğrendiğim bir şeyi bir kitapta görünce ya da kitapta gördüğüm bir şeyi derste dinleyince bundan inanılmaz keyif alıyorum...

   Dell Aproach'ta dikkatimizi bir şeye daha çekiyor yazar:

   "Your customer is your best asset. So over deliver!" p.60

   Kitabı özellikle ilerde girişimci olmaya kafayı takmış arkadaşlara öneriyorum. Bir fikriniz olursa bunu nasıl iş modeline dönüştürebileceğinize dair güzel örnekler barındırıyor.

   Kitaba son bir bakış ve gelecekteki Elocan dönüp okusun diye aldığım notları ekliyorum:

"Matchmaker models are those in which the business, with no or limited investment upfront, bring together buyers and sellers - without actually owning what is bought and sold - and facilitates and completes transactions, earnings fees or commissions for doing so."

-Matchmaker Models ile ilgili aklıma takılan bir konu ise birbirlerini bulan seller ve buyer'ın neden daha sonra siteyi kullanmaya devam etmeleri gerektiği ile ilgiliydi. Sonuçta komisyon ödemeden aralarında anlaşabilirler. Üstelik artık birbirlerini tanıyorlar ve güven içeren bir ilişkileri de var yani aracının güvencelerine de ihtiyaçları yok.

   Bu soruyu Adil Hocam'a Armut.com örneği üzerinden sorduğumda yaptıkları puanlama uygulamasından bahsetmişti. Sen Armut.com üzerinden iş yaptıkça site seni boostluyor, böylece daha çok müşteriye ulaşabiliyorsun. (Return Purchase Behaviour)



"When business fail, that usually means there is too little cash coming in or too much cash going out." p. 87

*Eskiden RelayRides olan Turo, bir Amerikan eşler arası otomobil paylaşım şirketidir. Şirket, özel araç sahiplerinin araçlarını çevrimiçi ve mobil bir arayüz üzerinden kiralamasına izin veriyor. Wikipedia (RelayRides örneğini matchmaker modelsta vermişti.)

"Early stages investors, whether angels or VCs, are like lemmings (yaban sıçanı), but we all know what happens lemmings, as in the 1958 Disney film White Wilderness: they follow one another, jumping off a cliff and into the sea to their death." p. 122

*Tüm kitap boyunca profit ve cash flow farkını bilmenin öneminden bahsediyordu. Hem Adil Hoca'nın derste sık sık bahsettiği bir konuydu, hem de Accounting dersinde Can Öztürk Hocam anlatmıştı. Şu yazıda da ufaktan ben bahsediyorum: https://elocankt.blogspot.com/2019/12/isletmeciler-icin-kitap-onerisi.html

*Kitapta Recurring Revenue (Tekrar eden gelir): Subcription and SaaS (Software as a Service) Models başlığında bu işe öncü olan isim olarak Salesforce'u gösteriyor: https://www.salesforce.com/eu/?ir=1

Salesforce.com, Inc., merkezi San Francisco, California'da bulunan bir Amerikan bulut tabanlı yazılım şirketidir. Müşteri ilişkileri yönetimi hizmeti sağlar ve ayrıca müşteri hizmetleri, pazarlama otomasyonu, analitik ve uygulama geliştirmeye odaklanan tamamlayıcı bir kurumsal uygulamalar paketi satar. Wikipedia 

*Kitapta ilgimi çeken bir girişim de daha önce duymadığım TutorVista oldu. Türk versiyonu olup olmadığını araştıracağım:

"TutorVista, a provider of online tutoring for kids in the developed world - in maths, Englsh, and more - has gwon from a few teachers with a VoIP connection in Bangolore into the leading such provider and on acquisition by Pearson PLC, the world'S largest education company.
TutorVista with a headset and webcam at each end, a VoIP connection, and an 'Erasable whiteboard' on their computer screens on which both teacher and student could write - one in red, the other in blue -" p. 129

VoIP: IP üzerinden ses verisi gönderilmesidir. Bu ücretsiz uluslararası telefon görüşmesi yapmanın bir yoludur. Diğer bir ifadeyle bilgisayarınız üzerinden telefon görüşmesi yapmaktır.

"A subcription model enhanced customer adaption and retenion, not to mention cash flow!" 

"x wanted to growth quickly, but there was also the possibility that someone else could do exactly the same thing - no entry barriers here." p. 132

*Kitapta sevdiğim diğer bir hikaye ise ÇiçekSepeti'nin yabancı versiyonunu andıran bir girişime aitti:

"'We are Netflix of flowers. We enable customers to sign up for luxurious flowers with convenient delivery at really affordable prices.' Fresh-as-a-daisy flowers for $29 and up, beautifully arranged and delivered automatically. It looked like a good deal." p. 140
-"Flowers die and you actually want more."

"Get the balance right between the cost of acquiring a customer and the customer's life time value or payback period." p. 150 

"Users or members don't pay the bills. Customer do." p. 173

"The best money comes from customers, not investors." p. 238

"ZARA: 'You'd better buy now, or you will miss your chance." - Kitapta Zara'nın modayı takip etme politikasına da değiniyor.




Bu kitaptan genel anlamda pek çok şey öğrendim! Hani bazı şeyler için birikim gerekir ve biriktikçe de göl olur ya, hah bu kitap işte o birikimi arttırmamı sağladı. Somut bir değişim gözükmüyor belki, ama inanıyorum ki zamanı geldiğinde "Ah, ben bunu Customer Funded Business'ta okumuştum! Şöyle yapalım bu işi..." diyeceğim. 

Kitabı önerdiği ve kütüphanesini bizlere açtığı için Adil Oran Hocam'a çok teşekkürler! 


Elif Nisa Güler


   



12 Aralık 2019 Perşembe

İngilizceni Geliştirmek İstiyorsan TEDx Videosu İzle Efsanesi (?)

   Özellikle hazırlıktayken her İngilizce öğrenmek isteyene en azından bir kez "TEDx izle, çok faydalı oluyor" yorumu gelmiştir. Ancak bu yorum bende çoğu zaman şu etkiyi bıraktı:

   
    Ancak diğer TEDx izle deyicilerin aksine bu kez bunu nasıl yapmam gerektiğini anlatan canım Ertan Hocam'dan tavsiye aldım. Hikayeye en baştan başlayalım. Ertan, hikayesinde aldığı doktora derslerinden birinde yaptığı İngilizce sunumdan bir kesit paylaşıyor ve ben de laf atıyorum: "Ertan Hocam Ertan Hocam, İngilizceniz nasıl bu kadar iyi?" İşin esprisindeyim tabii ki bunu yazarken. Oysa Ertan ciddi ciddi cevap veriyor bana: "O işi halledelim, çalışkan insansın, çok güzel yöntemler var aklımda!"
   
   Böylece bugün akşamki UNİVERSKOP toplantımızdan sonra Ertan beni yurda bırakırken aşağıda sizinle de paylaşacağım taktiklerini anlatmaya başlıyor. Ben de Ertan 'Hocam'ın yalnız fizikte değil, kendim tecrübe etmek suretiyle öğretme işinde de çok iyi olduğunu öğrenmiş oluyorum. Bir kez daha fark ediyorum ki ufak bir yolculukta bile sizi öğrenci gibi hissettiren adamların akademide kalması gerekiyor, canım arkadaşım Ertan ile gurur da duyuyorum :) 

   Peki, ben ve 1 yıl boyunca Amerika'da asistanlık yapmış Ertan'ın izleyeceği taktikler neler onlara bakalım! (Evet abi, adam hala kendini geliştirme peşinde)

-Öncelikle dilin bir taklit işi olduğunu fark etmemiz gerekiyor sanırım. Burada Ertan'ın verdiği güzel bir örnek: "Demir dövmek" diye öğreniyoruz, "demir vurmak" demiyoruz. Üstelik bunu böyle öğrenirken de asla neden böyle, diye sorgulamıyoruz. Sadece duyuyoruz ve taklit etmeye başlıyoruz. Yeni yeni konuşmaya başlayan bir çocuğu düşünün, annesinden duyduğu "Afra tafra yaptı bana" sözünü yerli yersiz her yerde kullanmaz mı? Yeni bir dil öğrenmek de aynı buna benziyor.

-Dilin bir taklit işi olduğunu kabullendikten sonra taklit edecek birilerini bulmak gerekiyor. Ertan bir fizikçi olduğundan, Brian Greene'ı seçmiş ve bana da şu videosundan örneklerle açıkladı neler yapmam gerektiğini:

  
 Adamın hangi "the"ları vurguladığından tutun, bazı kullanımlara kadar üzerinde durdu pek çok şeyin. Adamın konuya başlarken kullandığı kalıp Ertan'ın sunuma başlarkenki kullandığı kalıptan çok da farklı değildi. Aslında bu konuşmalardan almamız gereken asıl şey, tabii ki bilginin yanında, onları taklit etmek! Bir cümleyi dinledikten sonra durdurup tekrar söylemek. Ancak böyle bize okullarda öğretilmeyen o kalıplara hakim olabiliriz aslında. Burada taklit ettiğimiz o kalıpları kullana kullana taklitten öteye taşıyıp kendi kalıplarımız haline getirebiliriz.

-Bu noktada Ertan'ın bir fizikçi olduğu Brian Greene'ı seçmiş olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir işletme öğrencisi olarak aklımda birkaç isim var. Bunları dinleyip oradaki kalıpları defterime not aldıktan sonra sizlerle paylaşmak istiyorum. 

-Konuştuğumuz dil Türkçe değil. Bu yüzden İngilizceyi Türkçe gibi konuşmayı da bırakmam gerekiyor aslında. Bu da yine videoyu durdurup konuşmacıların nerelerde vurgu yaptığına dikkat etmemle sağlanabilecek bir şey. 

Kural çok basit: Dinle, taklit et, kalıpları not al, o not aldığın kalıpları kullan, kalıplar kalıp olmaktan çıkıp omurilikten diline gelsin! 

-Diğer bir konuysa Ertan'ın da şu an geliştirmeye uğraştığı "writing" konusu. Bu noktada da TEDx konuşamalarına yaptığımız şeyin benzerini İngilizce kitaplara yapmamız gerekiyor aslında. Bir cümleyi okuduk, bilmediğimiz bir yapı belki bir bağlaç var. Üstelik cümlenin anlamına baktığınızda siz ancak bunu 2 cümle ile ifade edebildiğinizi gördünüz! İşte öğrenecek ve yine önce belki açıp defterden bakarak writinginizde birkaç şeyi düzelteceğiniz bu kalıplar kullana kullana omurilikten yazacağınız kalıplar haline gelecekler. 

-Yarın 2 defterimi alıp, kendi alanımla ilgili aksanını beğendiğim bir TEDx konuşmasını da açıp bu bahsettiklerimi yapmaya ve o kişiyi taklit etmeye başlıyorum! Şu an okumakta olduğum The Customer Funded Your Business kitabındaki kalıplara da daha bir dikkatli bakmaya başlıyorum!

   Arabada yapılabilecek en verimli dersti galiba. Ertan'ın verdiği tüm örnekleri (Amerika'da yaşarkenki deneyimleri de dahil) anlatabilmem mümkün değil, bunun için onun öğrencisi olmak gerekiyor -ben de öğrencisi sayılırım artık-. Umarım akademide Ertan Hocam gibi öğretmeyi seven akademisyenlerin sayısı artar!

Böyle ekip arkadaşlarına sahip olduğum için çok şanslıyım :) 

Elocan


7 Aralık 2019 Cumartesi

İşletmeciler İçin Kitap Önerisi: Accounting Game

   Bölüme başlarken kiminle konuşsam en zorlanacağım ders olduğunu iddia ettiği Accounting, şu an en sevdiğim 2 dersten birisi. İçerisinde sayılar olan ve belli bir mantığa sahip dersleri liseden beri seviyorum. Accounting ise bu tanıma tam olarak uyuyor. 

   Açıkçası biraz şanslı olduğumdan bu dersi yüksek lisans arkadaşım Ekin ile almanın rahatlığını yaşadım. Asset = Liability + Equity muhabbetine de Adil Oran Hocam'ın hazırlıkta kendisinden izin alarak bir dönem boyunca katıldığım Valuation (http://adiloran.com/courses/ba4829/derslerinden biraz aşinaydım. Bunların yanında eğer bu kitabı ders seçimi haftasında alıp okumuş olsaydım accounting'in dünya tatlısı bir ders olduğunu, zevkle çalışacağımı önceden fark ederdim sanıyorum.

   Kitabı 1. sınav ile 2. sınav arasında ufak bir hatırlatma niyetine okudum. Kitabı öneren kişi de Accounting Stuff kanalının sahibi, yakışıklı bir beydi.  Genel olarak yine Accounting nedir ne değildir anlaşılması için kanalındaki videoların faydalı olacağına inanıyorum. Sadece debit credit olayında DEALER şeklinde ezberlemektense mantığını kavramak gerektiğini düşünüyorum.(Kendisinin ne kadar yakışıklı olduğunu düşünmekten zaman zaman dersi dinleyemediğim bilgisi doğru...)

Kitap Önerisi Videosu



DEALER ne ya hu diyenlere:



   Peki, kitap neyi anlatıyor? Kitap yazın başlamasıyla beraber limonata satmaya karar veren bir çocuğun kendi muhasebe defterini tutmasını anlatıyor. Limonata tezgahı için sigorta ödemesinden tutun arkadaşlarına sonra ödenmek üzere sattığı limonataların paralarını alamayacağını fark ettiğinde ne yapması gerektiğine kadar (bad debt) her şeyi ayrıntılı açıklıyor. Hatta bir yerde mahallenin bakkalı (?) ile konuşup ondan veresiye şeker/limon bile alıyor.




   Accrual Basis ve Cash Basis Accounting metodlarını da bir bir inceliyor:




    Ufak bir çocuğun yaptığı iş üzerinden, limonata satış işi üzerinden FIFO ve LIFO methodları anlatılır mı, kitap anlatıyor. Bu methodların ne oldunu bilmiyorsanız kitap basit bir dille size bunu da öğretiyor: (Değişik zamanlarda aldığımız malların fiyatları farklı oluyor. Peki biz satış yaparken hangi fiyattan satacağız? İlk aldığımız malı mı elden çıkartacağız, yoksa son aldığımız rafın en önünde duruyor ilk onu mu satarız diyeceğiz?)







   Hatta yazarımız bir yerde o kadar uçuyor ki küçük limonata dükkanımızın ünü yayılıyor ve satıcımız aynı zamanda danışmanlık hizmeti vermeye başlıyor. Böylece kitapta sadece "Merchandise Company" değil, "Service Business" da anlatılmış oluyor. 
   Uçuyor dememin diğer bir sebebi ise minik limonatacının kendisini Coca Cola ile kıyaslaması...



   Kitapta depreciation konusu bile limonata tezgahı üzerinden anlatılıyor:




 "On a daily basis, cash runs the business, not profits."


"Earnings isn't cash!"



Kitabın sonunda kendinizi Accounting Genius ilan edebileceğiniz küçük bir mezuniyet belgeniz de oluyor. Ben ODTÜ Kütüphanesi'nden aldığım için adımı yazamasam da :) 



   1. sınıf adına şunu söyleyebilirim ki keşke yazın sıkıldığımda macroecon çalışacağıma bu kitabı okuyup bölüme gelmeden kendimi accounting genius ilan etseymişim. Neyse her türlü accounting genius olduk zaten ;)

   Kütüphaneden alıp okuduğum bu güzel kitabı Accounting finalinde de her şeyin yolunda gitmesi koşuluyla kendime hediye edeceğim. İlerde kütüphanemde olmasını isteyeceğim bir kitap.

   Hala accounting nedir anlamadıysanız, ne işe yarıyor kafanızda oturtamıyorsanız mutlaka bu kitabı okuyun. Çok faydasını göreceksiniz! Kitabın PDF versiyonu için elocan_kt instagram ve twitter hesaplarından bana yazabilirsiniz!




   Elocan