3 Ocak 2020 Cuma

Kuntay Aktaş ile Girişimcilik Sohbetleri


Daha önce pek çok girişimcilik hikâyesi dinledim. Bunlardan bazıları kendi sorunlarına çözüm bulmuşlardı (Otsimo, Armut…), bazıları yurt dışında gördüklerini Türkiye’ye uyarlayarak başarıya ulaşmışlardı (Yemeksepeti…), bazıları ise çeşitli fikirler denemiş girişimci olmayı kafasına koymuş ve sonunda “İşte bu fikir!” diyerek girişimlerini kurmuşlardı (Evreka). 26 Aralık Perşembe günü Girişimcilik Sohbetleri kapsamında dinlediğim BTech Innovation’ın co-founderı Kuntay Aktaş ise bambaşka bir pencere açtı bana. Mezun olunca ilk çalıştığı yer bir proje olan Kuntay Hocam, yaptığı işi “3D yazıcılar kullanarak vücut içine yerleştirilen projeler yapıyoruz.” şeklinde tanımlıyor. Peki, bu tanımın projeye başlaması ile ne gibi bir alakası var? Kuntay Hocam, bu projeden yola çıkarak fikrini geliştirmiş ve BTech Innovation’u kurmuş.


Projedeki vizyonu fark edince özellikle deneyim anlamında projeden alabileceği her şeyi almaya karar veriyor. Sabah 7’de girdiği işten gece 1-2 gibi çıkıyor, ODTÜ Makine Mühendisliği mezunu olan Kuntay Hocam alanının tamamen dışında da olsa burada çeşitli ameliyatlara girip onları da inceliyor.

Henüz fikir aşamasında bile saatlerce ameliyata girmekten, 12 saatten fazla çalışmaktan söz ediyorum. Aslında bu konuda Kuntay Hocam’ın değindiği bir noktaydı. İnsanların bir kısmı rahat bir hayat süreyim, istediğim zaman işe gelip istemediğim zaman gitmeyeyim, çok zengin olayım kafası ile girişimci olmak istiyor.

“İnsanlar sanıyor ki kafana göre takılacaksın, çok rahat edeceksin. Oysa gerçekten en azından 5-10 sene canın çıkacak.”

Bu proje deneyiminden yola çıkarak bir girişimcilik fikri olmasını da formülleştiriyor:

-Teknolojileri biliyor, takip ediyorsanız
-Yapılmış örnekleri, yeni girişimleri inceliyorsanız
-Yurt dışını gözlemliyorsanız
İster belediyede çalışın, ister inşaatta, ister projede ortada bir sorun varsa fark ediyorsunuz ve diğerleri gibi bakıp geçmiyorsunuz. Sorunu “Business Opportunity”e çevirebiliyorsunuz. İnşaatta sayıları fazla olan forkliftleri optimize etmek bunun basit bir örneği.

Proje bittikten sonra askere gitmeden önce fikrini hayata geçirmek için fırsatlar aramaya başlayan Kuntay Hocam, tavsiyeler sonucu kendisini Adil Hocam tarafından düzenlenen “Find Your Co-Founder” etkinliğinde buluyor. O gün fikrini anlattıktan sonra Adil Hoca, “Burada dinlediğimiz fikirlerin %90’ı pivot edecek” dediğinde arka sıralardan birinde içinden, “Pivot etmeyecek %10’lardan birisi işte bu fikir.” diye geçiren Kuntay Hocam haklı da çıkıyor. Proje fikir aşamasındayken çeşitli dönüşümler geçirse de şu an dahi “Find Your Co-Founder” etkinliğinde anlattığı haliyle iş yapıyorlarmış.

Etkinlikte tanıştığı 20 yılın üzerinde savunma sanayi deneyimi olan Yusuf Kotan ile beraber çalışmasını da bir tavsiyeye dönüştürüyor Kuntay Hocam.

“Doktora yapmış birisinin girişimci olması daha da zor olabiliyor. Oysa gençken cahilsin, riskleri iyi göremiyorsun, her şey olabilirmiş gibi geliyor.”

Yusuf Hocam ile ilk tanıştıklarında, Yusuf Kotan da bir şirket kurmaya çalışıyormuş. Ancak şirketin ne belli bir yeri ne de ekibi varmış. Tüm bu belirsizliklere rağmen birbirlerine inanmışlar, Kuntay Hocam da riskleri görmezden gelebilmiş.

Burada Adil Hocam doktora öğrencisi ile lisans öğrencisinin farkına da kısaca değinmişti:
“Lisans seviyesinde mutlak doğruları öğretiyoruz, master seviyesinde bunların istisnaları olabileceğinden bahsediyoruz ve doktorada aslında lisans seviyesinde öğrendikleri her şeyin zıddını ispatlayan kanıtlar olduğunu gösteriyoruz öğrencilere. Bundandır ki muhtemelen bir lisans öğrencisi, en azından lisans seviyesinde bir doktora öğrencisinden daha iyi ders anlatır çünkü doktora öğrencisinin kafası allak bullak. Oysa lisans öğrencisinin mutlak doğruları var.”

Yine de böyle bir işe giriştiğinizde fikrin en basit şey olduğunu fark ediyorsunuz, diyor Kuntay Hocam. Finansal problemler, mevzuat sıkıntıları, bürokratik engeller… Hele bir de lisans hayatı boyunca bir tane bile finansal yönetim, girişimcilik dersi almamış bir makine mühendisiyseniz. Tüm bunlarla uğraşırken bir taraftan da çevre baskısı ile savaşmanız gerekiyor.

“Makine mühendislerine satış alanında çalışıyorum dersem pavyona düşmüş muamelesi yaparlar.”



Makine mühendisliği okumuşsun, mühendissin yani önemli işler yapıyorsun… Sonra birisi çıkıp iş dünyasına atılıyor, satış yapmayla uğraşıyor. Hele bir de Kuntay Hocam’ın annesi ve babası gibi ailen de memursa bir yerde düzenli çalışman onlar için çok önemli. Bu yüzden bu girişimcilik işlerine girdiğinde sana söylenenleri göğsünde yumuşatmayı da öğrenmen gerekiyor.

“Mühendisler yaptıkları işin en önemli iş olduğunu düşünerek hareket ederler. Sen de mühendissen onlar gibi önemli işler yapmalısın, satış değil.”

Burada psikolojik zorluklar da devreye giriyor. Dönem arkadaşların kurumsal firmalarda, savunma sanayinde işe girmişler. Sen ofisine minibüsle gidip gelirken onların özel arabası var ya da sen şehirlerarası yolculuğu otobüs ile gerçekleştirmek zorunda kalırken onlar uçaklarla iş seyahatlerine gidiyorlar.

“Öğrenciyken ya da yeni mezunken girişimci olmanın bir güzel yanı da bu: Rahatınız zaten yokken bu işlere başladığınızda minibüse binmek zor gelmiyor.”


Anlayacağınız girişimciliğe girişirken birinci motivasyonumuzun para olmaması gerekiyor. Kuntay Hocam’ın da dediği gibi kurumsal firmalar özellikle girişken ve sosyal işletme öğrencilerini çok seviyor. Zamanla bu sevgi dezavantaja dönüşüyor. Kurumsal hayatta çalışmaya başlayınca tam motivasyonunun düştüğü anda hop yeni bir unvan, yeni model bir araba ya da maaşına biraz zam. Hal böyle olunca, konfor alanın da genişledikçe bir noktadan sonra istesen de bu firmalardan ayrılamıyorsun. Burada ben de Kuntay Hocam gibi düşünenlerdenim:

“Girdin büyük bir firmaya. Ev, araba, iyi bir maaş… Hepinizin bunlardan olacak. So what? Bugün pek çok kurumsal çalışan 5 bin TL az alayım ama beni heyecanlandıracak bir iş yapayım, diye bekliyor.”

Girişimcilerin tüm bu psikolojik sorunlara göğüs gerebilmesi için en büyük motivasyonu bir şeyleri değiştirme, dünyaya bir şeyler katma ve bir şeyler başarma istekleri aslında. Tıpkı Kuntay Hocam gibi…

“Girişimcilik, bir şeylerin olur gibi olup olmaması.”

Peki, bu bizi durdurmalı mı? Uzun zamandır duyduğum en iyi girişimcilik tanımını yaptıktan sonra Kuntay Hocam, iki farklı yerde olan ofislerindeki deneyimleriyle bu soruya da cevap veriyor aslında. OSTİM’deki ofislerinde bakkala gittiğinde konuşulan konu zamlar, yemeğe çıksa insanlar ülkeye lanet ediyor. Herkes olumsuz bir tutum içinde, yaşadığı ülkeye ve şartlara lanet ediyor. Oysa ODTÜ Teknokent’e geldiğinizde karşı ofisinizde birisi yapay zeka hakkında okuduğu yeni bir makaleden bahsediyor, yemeğe gidiyorsunuz insanlar şirketlerinin başardığı ilklerden bahsediyor. Bunlar parayla alabileceğimiz şeyler değil. İşte bu noktada ekosistem denen şey devreye giriyor.

“Ekosistem Geyiği”nin doğruluğundan da bahsediyor Kuntay Hocam. Ne kadar fazla girişimcilik ekosisteminin içinde olursak o kadar vazgeçmeyeceğimizden, bir şeylerin o kadar yapılabilir geleceğinden… En basitinden ekosisteme girince görüyorsun çok iyi bir mühendis olsan bile satmayı bilmezsen girişimin hiçbir şey ifade etmeyeceğini. Hatta ürünü mükemmel hale getirmeye çalışırken, satış için para ve motivasyon kalmayacağını da yine bu ekosistemde gözlemleyebiliyorsun.

“İşletmeciler yapmak kolay, satmak zor diye düşünürken; mühendisler de yapmak zor, satmak kolay diye düşünüyor. Mühendisin kafasında ürünü mükemmelleştirip öyle satmak var. Bu yüzden de çoğu mühendis işleri an önce yetiştirmesini isteyen proje müdürünün aptal olduğunu düşünüp, hiçbir şeyden anlamadığını iddia ediyor.”

Kuntay Hocam’ın girişimcilik anlamında bizi geri çektiğini düşünerek değindiği bir diğer konu da özellikle Türkiye’deki “Öğrenilmiş Çaresizlik” muhabbeti. Ülkemizde ne zaman bir iş yapmaya kalsan “Dünyanın akıllısı biz miyiz, kimse yapamamış biz mi yapacağız?” gibi düşünceler seni çevrelemeye başlıyor. Bu noktada kendi kendine evet, dünyanın akıllısı biziz ve yine evet, kimse yapamasa da biz yapacağız, diyebilmek gerekiyor. Özellikle Kuntay Hocam Amerika’ya gidip orada şirket kurmuş Çinlileri, Hintlileri -ki onların imkânları bizden de kısıtlı- görünce yapabileceğimize olan inancı artmış. ODTÜ Teknokent’te gördüğüm çalışma, araştırma, öğrenme ve motivasyon kültürü ile ben de mümkün olduğuna inananlardanım.

Girişimciliğin mümkün olması için gereken diğer bir öge de “Odaklanmak”. Fazla bilgi zehirliyor, diyor Kuntay Hocam.

“Mühendisler 2 dönem boyunca termodinamiğin 2. Yasası ile ilgili bir ders alıyorlar. 2 dönem sonunda sorsan nedir bu yasa, diye hala kesin bir cevap veremezler.”

Girişimciliğin en büyük zehri de odaklanamamak. Aman şuradaki fırsatı da yakalayayım derken yapmak istediğin işten uzaklaşırsan bu girişimine de çalışma azmine de zarar veriyor. BTech Innovation’dan verdiği 3D Printer satma örneği bunu çok güzel açıklıyor aslında. Kendilerine bugünlerde Unicorn olmuş bir şirketten gelen onların 3D Printer’larını satma işine en başta “Biz satıcı değiliz” diyerek karşı çıksalar da sonra asıl yapmak istedikleri iş için paralarının azaldığını fark ediyorlar ve bu işin kendi yaptıklarından çok uzak bir iş olduğuna inanmadıkları için satışı kabul ediyorlar. Bir start-up olarak, Adil Hocam’ın deyimi ile bir ceylan bile olsak fırsatlara doğru koşmadan önce bize uygun olup olmadıklarına, odaklanmamızı engelleyip engellemeyeceklerine karar vermemiz gerekiyor.

Kuntay Hocam şirket içi kurdukları bir kulaklık şirketinden de bahsetti Girişimcilik Sohbetleri sırasında (Spin-of da diyebiliriz buna zannediyorum.). Hatta staj/iş başvuruları sırasında motivasyonu yüksek gözüken ama aslında her görev öncesinde yeni bir havuç vermeniz gereken adayları anlatırken değindi buna. Anlattığına göre kendilerinin bir odyolog aradıkları sırada “göklerden gelen bir mail” ile bu alanda çalışan birisinden iş başvurusu almışlar. İş başvurusunda deneyim elde etmek istediğini söyleyen kişi gerekirse ücretsiz çalışmaya da razı olduğunu yazsa da iş ciddiyete binip Kuntay Hocam, “Spin-of şirket kurulana kadar birkaç ay idare edebilirsen sonra bunu karşılarız.” demesine rağmen başvuruyu yapan kişi şartları kabul etmemiş. Aradan aylar geçip yeni şirket ödüller almaya başlayınca yeniden başvurmayı denese de iş işten çoktan geçmiş.

“Başvuruyu gördüğümde hayatının fırsatını yakaladığını düşündüm, resmen şirkette ortaklık teklif ediyorduk başvuruyu yapan kişiye. Buna rağmen birkaç ay dahi olsa zorluklara katlanamadığı için bunu kaçırdı.”

Diğer bir sorunları da “overskilled” çalışanlar olabiliyormuş. Özellikle stajyerlerden “bunu bitirdim, şimdi ne yapayım; onu da yaptım başka; daha zoru yok mu” kafasında şirkete gelenlerin kendilerini zorladıklarını söyledi. O güzel sözü unutmayalım, “Fazla bilgi zehirler.”

Teknojump hızlandırma programı (https://webrazzi.com/2013/05/08/teknojumpp-odtu-teknokent-program/) ile fikri somutlaştırmaya başlayan Kuntay Hocam, gelen “Rakibiniz yok muydu?” sorusuna giriş bariyerinin zor olduğu bir alanda iş yapmayı seçtiklerini ve bunu girişimci olmak isteyenlere tavsiye ettiğini, söyledi. Teknik anlamda ha deyince birinin giremeyeceği; yeni gelişmeleri takip etmek zorunda olduğun;  belki devlete satış yaptığın için zorlayıcı olan alanlar… Özetle giriş bariyeri zor olan işler yapmak bizi güvende tutuyor.

Şirket olarak tecrübe ettikleri diğer bir olaysa PR ile ilgili. Başta kafatası ile işe başlasalar da zamanla kalça vakaları daha çok olduğu için o alana eğilmişler. Oysa kafası olmayan bir adamla, olan bir adamın fotoğrafını koyduğunuzda mı daha çok etki eder yoksa yürüyemeyen bir insanla yürüyebilen bir insanı koyduğunuzda mı? İşte tam bu sebepten kalça vakası daha çok gelse de PR için kafatasını kullanıyorlarmış.

KUNTAY AKTAŞ Hocam’dan Bazı Tavsiyeler

*İnat etmek, azimle istemek ve yırtıcı davranmak önemli! Bir mail attın mı, takip et. Cevap gelmediğinde neden gelmediğini sorgula.

*Bir işe girmeyeceksen bile mülakatına gir, deneyim kazan. Kuntay Hocam kendisinden örnek vermişti bu maddede. Gittiği bir iş görüşmesinde kendisine “Yüksek lisans yapmayı düşünüyor musun?” diye sorduklarında, evet, demiş. Mülakatı yapan kişiler de bunu istemediklerini, işe odaklanabilecek birini aradıklarını belirtmiş. Başka bir mülakatta, yüksek lisans düşünmediğini söyleyince bu kez işveren yüksek lisansla işi beraber götürebilecek uzmanlaşmış birisini istediklerini söylemişler. Üçüncü defa bu soru ile karşılaştığındaysa artık tecrübeliymiş ve “Yüksek lisans yapıp yapmayacağıma çalışacağım yerle karar vermem gerektiğini düşünüyorum.” cevabını vermiş.

*Çeşitli yerlerde deneyimler elde ederek nerede, nasıl şartlarda çalışmak istediğinize karar verin. Sivil toplum kuruluşu mu size göre, devlette çalışmak mı yoksa kurumsal bir yapı mı? Kuntay Hocam mesela hep kurumsal firmalarda staj yapmış ve bugün bundan pişman olduğunu söylüyor. En basitinden küçük firmalarda çalışmak resmin tamamını görmek anlamına geliyor.

*Günümüzde multidisipliner olmak önemli. İşletmeciler için özellikle birazcık teknik bilgi hayat kurtarabiliyor. Çalışanının teknik bir işi ne kadar zamanda bitirmesi gerektiğini bilebiliyorsun.

*Unutma, fikir işin çok küçük bir kısmı!

*Bölüm + okul etiketi sonsuza kadar üzerine yapışacak. Bunu iyi kullanmasını bilmek gerekiyor. Bugün çok daha iyi teknik bilen, işin tamamen içinde adamlar bir şey söylediğinde ODTÜ Makina Mühendisliği mezunu birisinin söylediği şey kadar etki etmeyebiliyor.

BTech Innovaiton Staj Mülakatları ve İstenen Bazı Özellikler


Elif Nisa GÜLER

1 yorum:

  1. You should see how my friend Wesley Virgin's tale starts in this SHOCKING and controversial VIDEO.

    As a matter of fact, Wesley was in the army-and soon after leaving-he revealed hidden, "SELF MIND CONTROL" tactics that the CIA and others used to get anything they want.

    THESE are the EXACT same SECRETS tons of celebrities (especially those who "became famous out of nothing") and elite business people used to become wealthy and successful.

    You've heard that you only use 10% of your brain.

    That's because most of your BRAINPOWER is UNTAPPED.

    Perhaps this conversation has even taken place IN YOUR very own head... as it did in my good friend Wesley Virgin's head seven years back, while riding a non-registered, trash bucket of a car without a license and $3.20 in his bank account.

    "I'm absolutely frustrated with living paycheck to paycheck! When will I get my big break?"

    You've taken part in those types of questions, isn't it right?

    Your very own success story is waiting to start. You need to start believing in YOURSELF.

    Watch Wesley Virgin's Video Now!

    YanıtlaSil