Daha önce pek çok girişimcilik hikâyesi
dinledim. Bunlardan bazıları kendi sorunlarına çözüm bulmuşlardı (Otsimo,
Armut…), bazıları yurt dışında gördüklerini Türkiye’ye uyarlayarak başarıya
ulaşmışlardı (Yemeksepeti…), bazıları ise çeşitli fikirler denemiş girişimci
olmayı kafasına koymuş ve sonunda “İşte bu fikir!” diyerek girişimlerini
kurmuşlardı (Evreka). 26 Aralık Perşembe günü Girişimcilik Sohbetleri
kapsamında dinlediğim BTech Innovation’ın co-founderı Kuntay Aktaş ise bambaşka
bir pencere açtı bana. Mezun olunca ilk çalıştığı yer bir proje olan Kuntay
Hocam, yaptığı işi “3D yazıcılar kullanarak vücut içine yerleştirilen projeler
yapıyoruz.” şeklinde tanımlıyor. Peki, bu tanımın projeye başlaması ile ne gibi
bir alakası var? Kuntay Hocam, bu projeden yola çıkarak fikrini geliştirmiş ve
BTech Innovation’u kurmuş.
Projedeki vizyonu fark edince
özellikle deneyim anlamında projeden alabileceği her şeyi almaya karar veriyor.
Sabah 7’de girdiği işten gece 1-2 gibi çıkıyor, ODTÜ Makine Mühendisliği mezunu
olan Kuntay Hocam alanının tamamen dışında da olsa burada çeşitli ameliyatlara
girip onları da inceliyor.
Henüz fikir aşamasında bile saatlerce
ameliyata girmekten, 12 saatten fazla çalışmaktan söz ediyorum. Aslında bu
konuda Kuntay Hocam’ın değindiği bir noktaydı. İnsanların bir kısmı rahat bir
hayat süreyim, istediğim zaman işe gelip istemediğim zaman gitmeyeyim, çok
zengin olayım kafası ile girişimci olmak istiyor.
“İnsanlar sanıyor ki kafana göre
takılacaksın, çok rahat edeceksin. Oysa gerçekten en azından 5-10 sene canın
çıkacak.”
Bu proje deneyiminden yola çıkarak
bir girişimcilik fikri olmasını da formülleştiriyor:
-Teknolojileri biliyor, takip
ediyorsanız
-Yapılmış örnekleri, yeni
girişimleri inceliyorsanız
-Yurt dışını gözlemliyorsanız
İster belediyede çalışın, ister
inşaatta, ister projede ortada bir sorun varsa fark ediyorsunuz ve diğerleri
gibi bakıp geçmiyorsunuz. Sorunu “Business Opportunity”e çevirebiliyorsunuz.
İnşaatta sayıları fazla olan forkliftleri optimize etmek bunun basit bir
örneği.
Proje bittikten sonra askere
gitmeden önce fikrini hayata geçirmek için fırsatlar aramaya başlayan Kuntay
Hocam, tavsiyeler sonucu kendisini Adil Hocam tarafından düzenlenen “Find Your
Co-Founder” etkinliğinde buluyor. O gün fikrini anlattıktan sonra Adil Hoca,
“Burada dinlediğimiz fikirlerin %90’ı pivot edecek” dediğinde arka sıralardan birinde
içinden, “Pivot etmeyecek %10’lardan birisi işte bu fikir.” diye geçiren Kuntay
Hocam haklı da çıkıyor. Proje fikir aşamasındayken çeşitli dönüşümler geçirse
de şu an dahi “Find Your Co-Founder” etkinliğinde anlattığı haliyle iş
yapıyorlarmış.
Etkinlikte tanıştığı 20 yılın
üzerinde savunma sanayi deneyimi olan Yusuf Kotan ile beraber çalışmasını da
bir tavsiyeye dönüştürüyor Kuntay Hocam.
“Doktora yapmış birisinin girişimci
olması daha da zor olabiliyor. Oysa gençken cahilsin, riskleri iyi göremiyorsun,
her şey olabilirmiş gibi geliyor.”
Yusuf Hocam ile ilk
tanıştıklarında, Yusuf Kotan da bir şirket kurmaya çalışıyormuş. Ancak şirketin
ne belli bir yeri ne de ekibi varmış. Tüm bu belirsizliklere rağmen
birbirlerine inanmışlar, Kuntay Hocam da riskleri görmezden gelebilmiş.
Burada Adil Hocam doktora öğrencisi
ile lisans öğrencisinin farkına da kısaca değinmişti:
“Lisans seviyesinde mutlak
doğruları öğretiyoruz, master seviyesinde bunların istisnaları olabileceğinden
bahsediyoruz ve doktorada aslında lisans seviyesinde öğrendikleri her şeyin
zıddını ispatlayan kanıtlar olduğunu gösteriyoruz öğrencilere. Bundandır ki
muhtemelen bir lisans öğrencisi, en azından lisans seviyesinde bir doktora
öğrencisinden daha iyi ders anlatır çünkü doktora öğrencisinin kafası allak
bullak. Oysa lisans öğrencisinin mutlak doğruları var.”
Yine de böyle bir işe
giriştiğinizde fikrin en basit şey olduğunu fark ediyorsunuz, diyor Kuntay
Hocam. Finansal problemler, mevzuat sıkıntıları, bürokratik engeller… Hele bir
de lisans hayatı boyunca bir tane bile finansal yönetim, girişimcilik dersi
almamış bir makine mühendisiyseniz. Tüm bunlarla uğraşırken bir taraftan da
çevre baskısı ile savaşmanız gerekiyor.
“Makine mühendislerine satış
alanında çalışıyorum dersem pavyona düşmüş muamelesi yaparlar.”
Makine mühendisliği okumuşsun,
mühendissin yani önemli işler yapıyorsun… Sonra birisi çıkıp iş dünyasına
atılıyor, satış yapmayla uğraşıyor. Hele bir de Kuntay Hocam’ın annesi ve
babası gibi ailen de memursa bir yerde düzenli çalışman onlar için çok önemli.
Bu yüzden bu girişimcilik işlerine girdiğinde sana söylenenleri göğsünde
yumuşatmayı da öğrenmen gerekiyor.
“Mühendisler yaptıkları işin en
önemli iş olduğunu düşünerek hareket ederler. Sen de mühendissen onlar gibi
önemli işler yapmalısın, satış değil.”
Burada psikolojik zorluklar da
devreye giriyor. Dönem arkadaşların kurumsal firmalarda, savunma sanayinde işe
girmişler. Sen ofisine minibüsle gidip gelirken onların özel arabası var ya da
sen şehirlerarası yolculuğu otobüs ile gerçekleştirmek zorunda kalırken onlar
uçaklarla iş seyahatlerine gidiyorlar.
“Öğrenciyken ya da yeni mezunken
girişimci olmanın bir güzel yanı da bu: Rahatınız zaten yokken bu işlere
başladığınızda minibüse binmek zor gelmiyor.”
Anlayacağınız girişimciliğe
girişirken birinci motivasyonumuzun para olmaması gerekiyor. Kuntay Hocam’ın da
dediği gibi kurumsal firmalar özellikle girişken ve sosyal işletme öğrencilerini
çok seviyor. Zamanla bu sevgi dezavantaja dönüşüyor. Kurumsal hayatta çalışmaya
başlayınca tam motivasyonunun düştüğü anda hop yeni bir unvan, yeni model bir
araba ya da maaşına biraz zam. Hal böyle olunca, konfor alanın da genişledikçe
bir noktadan sonra istesen de bu firmalardan ayrılamıyorsun. Burada ben de
Kuntay Hocam gibi düşünenlerdenim:
“Girdin büyük bir firmaya. Ev,
araba, iyi bir maaş… Hepinizin bunlardan olacak. So what? Bugün pek çok
kurumsal çalışan 5 bin TL az alayım ama beni heyecanlandıracak bir iş yapayım,
diye bekliyor.”
Girişimcilerin tüm bu psikolojik
sorunlara göğüs gerebilmesi için en büyük motivasyonu bir şeyleri değiştirme,
dünyaya bir şeyler katma ve bir şeyler başarma istekleri aslında. Tıpkı Kuntay
Hocam gibi…
“Girişimcilik, bir şeylerin olur
gibi olup olmaması.”
Peki, bu bizi durdurmalı mı? Uzun
zamandır duyduğum en iyi girişimcilik tanımını yaptıktan sonra Kuntay Hocam,
iki farklı yerde olan ofislerindeki deneyimleriyle bu soruya da cevap veriyor
aslında. OSTİM’deki ofislerinde bakkala gittiğinde konuşulan konu zamlar,
yemeğe çıksa insanlar ülkeye lanet ediyor. Herkes olumsuz bir tutum içinde,
yaşadığı ülkeye ve şartlara lanet ediyor. Oysa ODTÜ Teknokent’e geldiğinizde
karşı ofisinizde birisi yapay zeka hakkında okuduğu yeni bir makaleden
bahsediyor, yemeğe gidiyorsunuz insanlar şirketlerinin başardığı ilklerden
bahsediyor. Bunlar parayla alabileceğimiz şeyler değil. İşte bu noktada
ekosistem denen şey devreye giriyor.
“Ekosistem Geyiği”nin doğruluğundan
da bahsediyor Kuntay Hocam. Ne kadar fazla girişimcilik ekosisteminin içinde
olursak o kadar vazgeçmeyeceğimizden, bir şeylerin o kadar yapılabilir
geleceğinden… En basitinden ekosisteme girince görüyorsun çok iyi bir mühendis
olsan bile satmayı bilmezsen girişimin hiçbir şey ifade etmeyeceğini. Hatta
ürünü mükemmel hale getirmeye çalışırken, satış için para ve motivasyon
kalmayacağını da yine bu ekosistemde gözlemleyebiliyorsun.
“İşletmeciler yapmak kolay, satmak
zor diye düşünürken; mühendisler de yapmak zor, satmak kolay diye düşünüyor.
Mühendisin kafasında ürünü mükemmelleştirip öyle satmak var. Bu yüzden de çoğu
mühendis işleri an önce yetiştirmesini isteyen proje müdürünün aptal olduğunu
düşünüp, hiçbir şeyden anlamadığını iddia ediyor.”
Kuntay Hocam’ın girişimcilik
anlamında bizi geri çektiğini düşünerek değindiği bir diğer konu da özellikle
Türkiye’deki “Öğrenilmiş Çaresizlik” muhabbeti. Ülkemizde ne zaman bir iş
yapmaya kalsan “Dünyanın akıllısı biz miyiz, kimse yapamamış biz mi yapacağız?”
gibi düşünceler seni çevrelemeye başlıyor. Bu noktada kendi kendine evet,
dünyanın akıllısı biziz ve yine evet, kimse yapamasa da biz yapacağız,
diyebilmek gerekiyor. Özellikle Kuntay Hocam Amerika’ya gidip orada şirket
kurmuş Çinlileri, Hintlileri -ki onların imkânları bizden de kısıtlı- görünce
yapabileceğimize olan inancı artmış. ODTÜ Teknokent’te gördüğüm çalışma,
araştırma, öğrenme ve motivasyon kültürü ile ben de mümkün olduğuna
inananlardanım.
Girişimciliğin mümkün olması için
gereken diğer bir öge de “Odaklanmak”. Fazla bilgi zehirliyor, diyor Kuntay
Hocam.
“Mühendisler 2 dönem boyunca
termodinamiğin 2. Yasası ile ilgili bir ders alıyorlar. 2 dönem sonunda sorsan
nedir bu yasa, diye hala kesin bir cevap veremezler.”
Girişimciliğin en büyük zehri de
odaklanamamak. Aman şuradaki fırsatı da yakalayayım derken yapmak istediğin
işten uzaklaşırsan bu girişimine de çalışma azmine de zarar veriyor. BTech
Innovation’dan verdiği 3D Printer satma örneği bunu çok güzel açıklıyor
aslında. Kendilerine bugünlerde Unicorn olmuş bir şirketten gelen onların 3D
Printer’larını satma işine en başta “Biz satıcı değiliz” diyerek karşı çıksalar
da sonra asıl yapmak istedikleri iş için paralarının azaldığını fark ediyorlar
ve bu işin kendi yaptıklarından çok uzak bir iş olduğuna inanmadıkları için
satışı kabul ediyorlar. Bir start-up olarak, Adil Hocam’ın deyimi ile bir
ceylan bile olsak fırsatlara doğru koşmadan önce bize uygun olup olmadıklarına,
odaklanmamızı engelleyip engellemeyeceklerine karar vermemiz gerekiyor.
Kuntay Hocam şirket içi kurdukları
bir kulaklık şirketinden de bahsetti Girişimcilik Sohbetleri sırasında (Spin-of
da diyebiliriz buna zannediyorum.). Hatta staj/iş başvuruları sırasında
motivasyonu yüksek gözüken ama aslında her görev öncesinde yeni bir havuç
vermeniz gereken adayları anlatırken değindi buna. Anlattığına göre
kendilerinin bir odyolog aradıkları sırada “göklerden gelen bir mail” ile bu
alanda çalışan birisinden iş başvurusu almışlar. İş başvurusunda deneyim elde
etmek istediğini söyleyen kişi gerekirse ücretsiz çalışmaya da razı olduğunu
yazsa da iş ciddiyete binip Kuntay Hocam, “Spin-of şirket kurulana kadar birkaç
ay idare edebilirsen sonra bunu karşılarız.” demesine rağmen başvuruyu yapan
kişi şartları kabul etmemiş. Aradan aylar geçip yeni şirket ödüller almaya
başlayınca yeniden başvurmayı denese de iş işten çoktan geçmiş.
“Başvuruyu gördüğümde hayatının
fırsatını yakaladığını düşündüm, resmen şirkette ortaklık teklif ediyorduk
başvuruyu yapan kişiye. Buna rağmen birkaç ay dahi olsa zorluklara
katlanamadığı için bunu kaçırdı.”
Diğer bir sorunları da
“overskilled” çalışanlar olabiliyormuş. Özellikle stajyerlerden “bunu bitirdim,
şimdi ne yapayım; onu da yaptım başka; daha zoru yok mu” kafasında şirkete
gelenlerin kendilerini zorladıklarını söyledi. O güzel sözü unutmayalım, “Fazla
bilgi zehirler.”
Teknojump hızlandırma programı (https://webrazzi.com/2013/05/08/teknojumpp-odtu-teknokent-program/)
ile fikri somutlaştırmaya başlayan Kuntay Hocam, gelen “Rakibiniz yok muydu?”
sorusuna giriş bariyerinin zor olduğu bir alanda iş yapmayı seçtiklerini ve
bunu girişimci olmak isteyenlere tavsiye ettiğini, söyledi. Teknik anlamda ha
deyince birinin giremeyeceği; yeni gelişmeleri takip etmek zorunda
olduğun; belki devlete satış yaptığın
için zorlayıcı olan alanlar… Özetle giriş bariyeri zor olan işler yapmak bizi
güvende tutuyor.
Şirket olarak tecrübe ettikleri
diğer bir olaysa PR ile ilgili. Başta kafatası ile işe başlasalar da zamanla
kalça vakaları daha çok olduğu için o alana eğilmişler. Oysa kafası olmayan bir
adamla, olan bir adamın fotoğrafını koyduğunuzda mı daha çok etki eder yoksa yürüyemeyen
bir insanla yürüyebilen bir insanı koyduğunuzda mı? İşte tam bu sebepten kalça
vakası daha çok gelse de PR için kafatasını kullanıyorlarmış.
KUNTAY AKTAŞ Hocam’dan Bazı
Tavsiyeler
*İnat etmek, azimle istemek ve
yırtıcı davranmak önemli! Bir mail attın mı, takip et. Cevap gelmediğinde neden
gelmediğini sorgula.
*Bir işe girmeyeceksen bile
mülakatına gir, deneyim kazan. Kuntay Hocam kendisinden örnek vermişti bu
maddede. Gittiği bir iş görüşmesinde kendisine “Yüksek lisans yapmayı düşünüyor
musun?” diye sorduklarında, evet, demiş. Mülakatı yapan kişiler de bunu
istemediklerini, işe odaklanabilecek birini aradıklarını belirtmiş. Başka bir
mülakatta, yüksek lisans düşünmediğini söyleyince bu kez işveren yüksek
lisansla işi beraber götürebilecek uzmanlaşmış birisini istediklerini
söylemişler. Üçüncü defa bu soru ile karşılaştığındaysa artık tecrübeliymiş ve
“Yüksek lisans yapıp yapmayacağıma çalışacağım yerle karar vermem gerektiğini
düşünüyorum.” cevabını vermiş.
*Çeşitli yerlerde deneyimler elde
ederek nerede, nasıl şartlarda çalışmak istediğinize karar verin. Sivil toplum
kuruluşu mu size göre, devlette çalışmak mı yoksa kurumsal bir yapı mı? Kuntay
Hocam mesela hep kurumsal firmalarda staj yapmış ve bugün bundan pişman
olduğunu söylüyor. En basitinden küçük firmalarda çalışmak resmin tamamını
görmek anlamına geliyor.
*Günümüzde multidisipliner olmak
önemli. İşletmeciler için özellikle birazcık teknik bilgi hayat kurtarabiliyor.
Çalışanının teknik bir işi ne kadar zamanda bitirmesi gerektiğini
bilebiliyorsun.
*Unutma, fikir işin çok küçük bir
kısmı!
*Bölüm + okul etiketi sonsuza kadar
üzerine yapışacak. Bunu iyi kullanmasını bilmek gerekiyor. Bugün çok daha iyi
teknik bilen, işin tamamen içinde adamlar bir şey söylediğinde ODTÜ Makina
Mühendisliği mezunu birisinin söylediği şey kadar etki etmeyebiliyor.
BTech
Innovaiton Staj Mülakatları ve İstenen Bazı Özellikler
Elif Nisa GÜLER
You should see how my friend Wesley Virgin's tale starts in this SHOCKING and controversial VIDEO.
YanıtlaSilAs a matter of fact, Wesley was in the army-and soon after leaving-he revealed hidden, "SELF MIND CONTROL" tactics that the CIA and others used to get anything they want.
THESE are the EXACT same SECRETS tons of celebrities (especially those who "became famous out of nothing") and elite business people used to become wealthy and successful.
You've heard that you only use 10% of your brain.
That's because most of your BRAINPOWER is UNTAPPED.
Perhaps this conversation has even taken place IN YOUR very own head... as it did in my good friend Wesley Virgin's head seven years back, while riding a non-registered, trash bucket of a car without a license and $3.20 in his bank account.
"I'm absolutely frustrated with living paycheck to paycheck! When will I get my big break?"
You've taken part in those types of questions, isn't it right?
Your very own success story is waiting to start. You need to start believing in YOURSELF.
Watch Wesley Virgin's Video Now!